BannerFans.com

5 Kasım 2015 Perşembe

YAHUDİ TERÖR ÖRGÜTÜ: İSRAİL idn 7,15

Öyle bir devletten bahsedeceğiz ki felsefesi işgal, istila ve terör üzerine kurulmuş… Öyle bir toplum ki bu felsefeye körü körüne sonuna kadar inanmış, kendilerine empoze edilmiş her türlü insanlık dışı hedefi sorgulamadan kabul eden ve yüz yıllık peşin planlar peşinde koşan bir ülkeden bahsedeceğiz. Bu devlet çoğunuzun tahmin edebileceği gibi İsrail. Güya Tevrat’tan alınan alıntı ayetlerle insanlığı zor durumda bırakan, kana, gözyaşına boğan bu toplum şu ayetleri kendisine düstur edinmiştir. ”Ayak tabanınızın bastı her yer sizin olacak, sınırları Lübnan’dan, Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacaktır, Allahınız size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağız bütün diyarlara koyacaktır.” İşte bu, tekvin bölümü, yirmi beşinci ayetten alıntılara istinaden bütün dünyayı kana bulayan, terör estiren bu ülkeden bahsedeceğiz.
İSRAİL DEVLETİNİN TEMELLERİ
israil genişlemesi
Yahudiler kendilerine vaad edildiğine inandıkları bu topraklara kavuşmak amacıyla ilk resmi adımı 29 Ağustos 1897 BASEL’de birinci siyonist kongresinde kararlaştırdılar. Teodor Hertz başkanlığında yapılan bu kongrede kuracakları yahudi devletinin sınırlarını söyle açıklıyordu. Kuzey sınırlarımız kapadokyadaki dağlara kadar, güneyde ise Süveyş kanalına kadar devam edecek, sloganımız ise Davut ve Süleyman’ın Filistini olacaktır. Herz bütün dünya yahudilerinin vereceği destekten emin olacaklarını bildiğini ama bunu açıklamak, herkese duyurmak saçmalık olacağını düşünüyorum, diyordu. Çünkü bunu yüksek sesle söylersen bütün dünya güler, fakat 5 sene içinde veya 50 sene sonra herkes bunu böyle kabul edecek diyordu. Gerçekten de İsrail hertzin söylediği bu sözlerden 50 sene sonra kuruldu. ilk siyonist kongresinin yapıldığı 1897 yılında bu topraklar Osmanlı imparatorluğunun elinde bulunuyordu. Bu nedenle yahudi liderlerin ilk işi Filistin’i Osmanlı’dan koparmak üzere çalışmaya başlamak oldu. Teodor Hertz bu amaçla birçok defa İstanbul’a geldi ve sonunda Sultân Abdülhamîd ile görüşmeyi başardı. Sultân Abdülhamid’e Hertz’in teklifi inanılmazdı. Osmanlı imparatorluğunun bütün borçlarını ödenmesi karşılığında Filistin’den toprak talep ediyordu. Sultân Abdülhamit’ten aldığı cevap ise aynen şöyle idi. ”Bu topraklar bana ait değil, milletime aittir. Bu toprakların her karış toprağı için şehit verilmiştir. Ben canlı vücudu üzerinde paylaştırma yapamam. Filistin’e ancak cesetler üzerinden girilebilir. Böyle bir teklifi yapan adam bir adım daha atmasın ve memleketi terk etsin.” diye cevap vermiştir.
İSRAİL’E DESTEK VEREN TÜRK GURUPLAR
SİYONİST MARKALAR
israil mermileri
Artık kesin olan bir durum söz konusuydu ki siyonizmin amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı’nın dağılması şarttı. Bunu anlayan siyonistler hemen harekete geçti ve Sultân Abdülhamid’in devrilmesi için aka gelebilecek bütün planları yapmaya başladılar. Jön Türkler ve İttihat ve Terakki partisini desteklemeye başladılar. Aynı zamanda da Osmanlı topraklarında Arap milliyetçiliğini körükleme çalışmalarına başladılar. Siyonist yazarlar ve siyaset adamları sürekli olarak ırkçılık üzerine yazı yazmaya başladılar. Böylelikle Araplar, haklarının yeterince korunmadığını inandırılarak Osmanlı’ya karşı ayaklanmaya başladılar. Siyonistler bütün çalışmaları İngiliz devleti ile birlikte yürütüyordu. İngilizler Arapları bir devlet altında toplayacaklarına inandırmaya çalıştılar. Osmanlı’ya karşı savaşmaya ikna ederken, aynı bölgede yahudilere bir yurt vermeyi vaadeden Balfour deklarasyonunu yayınladılar. Bu deklarasyonu yayınlamada başrol oynayan siyonist Chaizman İngiltere’deki politikacıların yakın dostu idi. Bütün siyonist liderler Filistin’de yahudiler için 1 bölge ayrılması yerine bütün filistin yahudi devletine katılmasını İngiltere hükümetine isteklerini bildirdiler. İngiliz kabilesinde yoğun tartışmalara neden olan bu uyarı, sonunda ortak bir karara varıldı ve daha sonra İngiliz hükümetinin aldığı kararı bir mektupla İsraillilere şöyle yazarak bildirmişlerdir. ‘Majestelerinin hükümeti Filistin’de yahudi halkı için bir milli yurt oluşturmasını uygun karşılamaktadır. Bunun gerçekleşmesi için her türlü desteği sağlayacağız.’ diye cevap yazılmıştır. 1917 yılında birinci dünya savaşı birçok cephede bütün hızıyla devam ederken, Osmanlı imparatorluğu birçok cephede Almanlarla birlikte İngilizlere karşı savaşıyordu. Bu cephelerden birisi de Filistin cephesi idi. Ingilizlerin bağımsızlık vaadi ile kandırdığı Araplar Osmanlı’ya ihanet ederek İngilizlere destek verince, Osmanlı bu cephelerde yenilgiye uğradı. Osmanlı ordusu tüm Filistin şehirlerini tek tek terketmek zorunda kaldı ve son filistin kalesi Kudüs de 1917 yılında İngiliz ordusunun eline geçti. Artık kentte 500 yıllık Osmanlı dönemi sona erdi, kudüs ingilizlerin işgali altındaydı. Birinci dünya savaşı sona ermiş, imparatorluk toprakları İtilaf devletlerinin eline geçmişti. Yaptıkları anlaşma gereği Fransızlar Suriye bölgesini alırken İngilizler ise Musul, Kerkük ve Irak bölgesini alıyordu. Artık yahudilerin Filistin’e geçmeleri için bütün şartlar oluşmuştu.
TARİHİ İNGİLİZ OYUNLARI
İşte İngilizlerin himayesi ile Filistin topraklarında bir siyonist devlet kurulmuş oldu. Bu siyonist devlete elbette batılı ülkeler de destek vermektedir. Daha sonra İngiltere ve Amerika, Osmanlı devletinin çökmeye başladığı yıllarda İsrail devletinin kurulması yolundaki çalışmalarını hızlandırdılar, her türlü desteği verdiler. Yahudilerin Filistin’e yerleşmesi için İngiltere bu görevi aldı ve ingiliz devletinin çeşitli organizasyonlarla Filistin topraklarına özellikle, Avrupa’dan bir yahudi akını yaşanmaya başladı. 1914’te Filistin’deki yahudi yerleşimcilerin sayısı 85 bin iken, bu rakam İngiltere yönetiminde 1926 yılında 170 bini geçti. 1936 yılında 400 bine ulaştı, 1943 yılında ise 539 bin yahudi yerleşimci sayısı olacaktı. 1948’de yani İsrail devleti resmi olarak henüz kurulmadan önce bu sayı 750.000’e ulaşmıştı. Osmanlı toprağı Filistin’i işgal eden İngilizler yahudi istilacılar için burada önce tarım alanları oluşturuldu. Çünkü siyonist liderler bu istilacıların buralarda, bu topraklarda kalıcı olması, topraklara sahip çıkması için toprağı iyice işlemeleri gerekiyordu. Öte yandan hem Amerika Birleşik Devletleri hem İngiltere durmadan mali destek sağlıyordu. Yahudiler gece gündüz çalışıyor, ingilizlerin kendisine tahsis ettiği yerleri durmadan inşa ediyorlardı. Yahudi istilacılar Tel aviv şehrinin ilk temellerini işte böyle attılar. İstila durmadan devam ediyor, yahudi dolu gemiler durmadan insan taşıyorlardı bu topraklara.
ÇARESİZ FİLİSTİNLİLER
Bu olan biten karşısında çaresiz durumda olan Filistin halkı zaman zaman tepkiler veriyordu. Bu tepkilerin en büyüğü 1936 yılında oldu. Çünkü yahudi yerleşimciler yavaş yavaş yerel yönetimlerde de söz sahibi olmaya başladılar. Filistinliler bu göçlerin durmasını ayrıca kendilerine özerklik verilmesini istediler. Bunun için ayaklandılar, Filistinliler ile yahudi istilacılar arasında çıkan çatışmalarda yahudilerden ingilizlerden ve filistinlilerden birçok insan hayatını kaybetti. Ayaklanma sırasında yahudi yerleşimcilerin askeri açıdan ne kadar stratejik olduğu anlaşılmıştı. Buralar Filistinliler karşısında doğal siper vazifesi görüyordu. Çünkü bu yahudi yerleşim birimleri askeri usullerle kuruluyordu. Her yerleşim biriminin kontrol kulesi bile bulunuyordu. Aslında buralar tam bir kışla havasında inşa ediliyordu. Yahudiler bir yandan Amerika’daki siyonist liderler vasıtasıyla bu ülkeden yüklü miktarda mali destek alıyordu, aynı zamanda silah temini de sağlanıyordu. İngilizler de askeri eğitim desteği sağlamaktaydı. İngiliz ordusunun siyonistlere silahlı eğitimine esas ağırlık verdiği dönem ikinci dünya savaşı yıllarına rastlamaktadır. İngilizlerin bölgenin hiç bir dış tehlikeye maruz kalmadığı bir dönemde savaşı bahane ederek siyonist militanları orduya aldı ve bunlar için özel gruplar kurarak askeri eğitim verdi. Böylece İngilizler kurulacak yahudi devletinin askeri temellerini atmaya çalışıyordu ingiliz devletin bu kadarla kalmamış manda yönetimindeki terör grupları da gizliden ve açıktan desteklemişti. İngilizlerin desteklediği çeteler ve terör grupları durmadan bombalı eylemler yapıyordu. Hatta bu terörr guruplarının liderleri sonraki yıllarda israil’de başbakanlık görevine kadar yükseleceklerdi…
İşten 30 yıl içerisinde Ortadoğu’ya siyonist devlet adeta monte edilmişti. Dönemin İngiliz kuklası arap liderlerinin gözleri önünde 1918’den 1948’e kadar yoğun faaliyetler neticesinde ortaya dünyaya hükmedecek bir devlet çıkmıştı.